Sözler ve Replikler » Genel » Gustave Flaubert Sözleri

Gustave Flaubert Sözleri

Gustave Flaubert Sözleri

Yazar Sözleri


  • Sevdiğimiz kimseleri hor görmek bizi onlardan az çok uzaklaştırır. Mabutlara dokunmamak lazımdır, yoksa yaldızları elimizde kalır.
  • Deha Tanrı vergisidir, ama yetenek bizimdir.
  • Hüzün bir tür kötü alışkanlıktır.
  • İnsan ruhunun tarihi insanlığın budalalığının tarihidir.
  • Umutsuzluk, kendini bile sevmemektedir.
  • Hayatın en güzel günleri Daha erken demekle geçer, sonra Çok geç olur.
  • Deha Buffon’a göre yalnız uzun sabır ve çalışmadır.
  • Yaşamak için okuyun.
  • Eleştiride en yüksek şey yöntemdir; yaratmayı sağlar.
  • Eğer acılarımız en azından birinin işine yarasaydı, özveride bulunduk diye avunurduk…
  • Uygarlık denen şey kaplumbağa hızıyla ilerliyor vallahi. Ama hala barbarlık içinde yerimizde sayıp duruyoruz !
  • İnsan, hiçbir şeye karşı ilgisi, hiçbir şeyden umudu kalmayınca hayatın her gün değişmeyen tekrarı altında ezilir gibi olur.
  • Yaşımız arttıkça etrafımızdakilerin eksilmesi hüzünlü bir yalnızlığın içine doğru çekiyor bizi. Flaubert’in dediği gibi “Kalbim bir kent mezarlığına dönüşüyor…”
  • Vazife, büyük olanı hissetmek, güzel olanı candan sevmektir; yoksa toplumun sırtımıza yüklediği bayağılıkları ile birlikte bütün göreneklerini kabullenmek değildir.
  • Ne çocuklar gibi bir avuntu olsun diye okuyun, ne de muhterisler gibi kendinizi talime zorlarcasına. Hayır hayır; okuyacaksanız şifa bulmak için okuyun.
  • Şekilce güzel olmayan güzel düşünce olamayacağı gibi, ifade ettiği düşünce güzel olmayan güzel şekil de olamaz.
  • Büyük yaradılışlar her şeyden önce müsrif insanlardır; kendilerini kolay harcarlar.
  • Ancak bir toprağa mahsus ve başka yerde tutamayan fidanlar gibi, saadet yetiştirmek de dünyada yalnız bazı memleketlere vergidir.
  • Her sevinç bir lanet, her zevk bir iğrenme gizliyordu ve en iyi öpücükler, dudaklarda gerçekleşmesi imkansız daha yüksek bir şehvet özlemi bırakıyordu.
  • Edebiyatın özgür oluşundan söz ediyorlar! Yazarların artık büyüklerden aylık almadıklarını, daha özgür olduklarını söylüyorlar! Daha asil duruma geldiklerini savunuyorlar. Oysa bugün, toplum içindeki asaleti bir bakkal kişi ile eşdeğerdir. Ne büyük bir ilerleme!
  • Her şeyi denedik ve her şeyi umutsuzca inkar ediyoruz ve sonra, tuhaf bir tamahkarlık, ruhumuzla ve insanlığımızla bizi ele geçirdi. İçimizi kemiren devasa bir endişe var, kalabalığımızda bir boşluk var  etrafımızda bir kabir soğukluğu var.
  • Gönül bedenden önce giriyor erinlik çağına; oysa zevk almaktan çok sevmeye gereksinim duyuyordum, hazdan çok aşkı istiyordu canım. Şimdi o ilk yeniyetmelik zamanımdaki aşkın düşüncesi bile yok artık içimde, duyular hiçbir şey değildi, sonsuzluk dolduruyordu bir başına her şeyi; çocuklukla gençlik arasında yer alan o aşk, çocukluktan gençliğe geçiştir, öyle de çabuk geçer ki unutulur gider.
  • Ne olursa olsun mutlu değildi, hiçbir zaman mutlu olmamıştı. Hayatın bu yetersizliği, dayandığı şeylerin hemen bozulup çürümesi nereden geliyordu? Ama, bir yerlerde kuvvetli ve güzel bir insan, hem coşkunluk, hem de incelikle dolu kıymetli bir varlık, bir melek kılığı altında bir şair kalbi, gökyüzüne şairane düğün destanları söyleyen tunç telli bir rebap bulunsaydı, onunla tesadüfen niçin karşılaşmamalıydı? Ah, ne imkansızlık! Zaten hiçbir şey böyle bir araştırmaya değmezdi; her şey yalan söylüyordu, her gülümsemenin altında sıkıntıdan bir esneme vardı. Her sevinç bir lanet, her zevk bir iğrenme gizliyordu ve en iyi öpücükler, dudaklarda gerçekleşmesi imkansız daha yüksek bir şehvet özlemi bırakıyordu.

Yorum ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir