Sözler ve Replikler » Sigmund Freud

Sigmund Freud

Bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirirseniz, ilk vazgeçeceği insan siz olursunuz.

Düşünebilen Herkesin İnsan Olması, İnsan Olan Herkesin Düşünebildiği Manasına Gelmiyor Ne Yazık ki.

Garip değil mi ? Uluşamayacağın kadar yüksekte sandığın kişiler, aslında eğilemeyeceğin kadar alçaktadır !

Garip değil mi ? Yüzüne gülecek kadar dost sandığın kişiler, aslında arkandan konuşacak kadar yüzsüzler.

Herkes doğru insanı bulmak ister, yanılmamak için. Oysa kimse uğraşmaz, doğru insan olmak için.

Bil ki, önemli değildir kaç kez yenildiğin… Çünkü asıl önemli olan, kaç yenilgiden sonra yeniden doğrulabildiğin.

Mutsuzluğu tatmadan, hep mutlu olmak istersin. Oysa nelerin seni mutsuz ettiğini bilmeden, nelerle mutlu olacağını bilemezsin.

Güç ve güveni hep dışımda aradım. Ama bunlar insanın içinden gelir. Ve her zaman oradadırlar.

Garip değil mi ? Edepli edebinden susar, Edepsiz ben susturdum sanar.

Yaşam belirtisinin kökeninde duygulanma vardır, duygulanmanın da temeli aşktır.

Garip değil mi ? Birini işaret ederek suçlarken işaret parmağınız onu, Diğer üç parmağınız ise sizi gösterir.

Bir insanı unutabilirsin, Bir insanın sana neler yaptığını da unutabilirsin, ama o insanın sana ne hissettirdiğini asla unutamazsın…

Aslında unutmak; artık acıyı hissetmemektir. Çünkü yapılanları zihinsel olarak unutmak fizik kurallarına göre mümkün değildir.

Kadınları anlamak için, bir labirenti düz yola çevirmek gerekir.

Birinin yalan söylemesine kızmam da yalan söylerken yakalanacak kadar salak b…ir insanın beni kandırmaya çalışmasına kızarım.

Garip değil mi? İnsan kötü bir şey yapacağını hissettiği zaman, mutlaka vicdanını susturacak bir sebep bulur.

İnsanlığın hangi filizi köreltilmek istenmişse, o filiz daha gür büyümüştür.

Din, toplumsal obsesyonlarımız, obsesyonlarımız ise bireysel dinimizdir.

İnsanın gelişmesi içeriden dışarıya doğrudur.

Çocuklar tümüyle egoist varlıklardır. İhtiyaçlarını çok yoğun biçimde hisseder ve karşılamak için acımasızca mücadele ederler.

İnsanın sağlığını koruyan iki faktör vardır. İşini sevmesi ve hayatı sevmesi.

İsmini unuttuğunuz kişi hakkında muhakkak olumsuz bir düşünceniz vardır.

Özür dilemek, sizin haksız olduğunuz manasına gelmez. Karşınızdaki insana verdiğiniz değerin; egonuzdan yüksek olduğunu gösterir.

Bir insan bir yere bakıyorsa orada ilgilendiği bir şey vardır. Bir insan bir yere hiç bakmıyorsa orada ilgilendiği bir şey kesinlikle vardır.

Henüz yanıtlanamamış ve kadın ruhuyla ilgili otuz yıl süren araştırmalarıma karşın benim de yanıtlamayı başaramadığım çok önemli bir soru var: Kadın ne ister?

Medeniyetin kurucusu ilk defa mızrak atmak yerine küfür kullanmış olan insandır.

Bilgi hazinelerine ulaşabilen insanların sayısı ne kadar artarsa, dini inançlardan kopuş da o kadar yaygınlaşır.

Siz cevaplar bulmaya çalışıyorsunuz, biz ise daha çok soru sormak niyetindeyiz.

Gittiğim her yerde, bende önce oraya gitmiş bir şair buldum.

Medeniyetin ilk şartı adalettir.

Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun.

Annesinin gözdesi olan erkek hayatı boyunca bir kahraman gibi hisseder.

Sinir hastalığı belirsizliğe tolarans gösterememektir.

Özgürlük medeniyetin insana bir armağanı değildir. Hiç medeniyet yokken insanoğlu çok daha özgürdü.

Garip değil mi ? Hatıralar mutluluk vericidir, ama bazen hatırlamak; intihar sebebin bile olabilir.

Sevginizi ihtimaller üzerine kurarsanız, İhanetlerle son bulur.

Adaleti aklın yardımı olmadan kullanmak imkansızdır.

Hiç bir erkek birlikte olmak istemeyeceği bir kızla yakın arkadaş olmak istemez.

Bir objeye duyulan sevgi, ona sahip olma isteğinden gelir.

Aşk yoktur, libido vardır.

Kültürel doğrularımızla sağlanan bilginin tümü arasında doğruluğu en az kanıtlanabilmiş unsurlar, tam da bizim için en fazla önem taşıması gereken ve evrenin bilmecelerini çözme, yaşamın acılarına katlanmamızı sağlama görevi üstlenmiş unsurlardır.

Ensest ilişki, insanın içinde uyuyan bir yaratıktır. Ve bu yaratık hiçbir zaman uyanmaz. Ancak bazen, uyurken, çok şiddetli horlayabilir.

Zamanın akışı içinde insanlık, bilimin ellerinden gelen darbelerle iki kez, naif özsevgisinin incinmesinin acısını yaşamak zorunda kalmıştır: Birincisi, dünyanın merkezi olmadığını, akıl almaz büyüklükte bir dünyalar sistemi içinde sadece bir nokta olduğunu anladığında… İkincisi, biyolojik araştırmalar özel yaratılmışlık ayrıcalığını elinden alıp soykütüğünü hayvanlar alemine düşürdüğünde.

Kitleler asla gerçeğin peşinde koşmamıştır. Yanılsamalar isterler ve yanılsamasız yapamazlar. Gerçek olmayanları gerçeklerin üstünde tutarlar; gerçeklerden çok gerçek olmaynların etkisinde kalırlar. Bu ikisi arasında ayırım yapmama eğilimi oldukça yüksektir.