Sözler ve Replikler » Halil Cibran

Halil Cibran

Gerçekten büyük insan odur ki, ne yönetir ne yönetilir.

Aşkı konuşmak için dudaklarımı kutsanmış ateşle temizledim, ama hiçbir sözcük bulamadım.

Yalnızlığım, insanlar geveze hatalarımı övüp, sessiz erdemlerimi eleştirmeye başladığında doğdu.

Dünya kuruldu kurulalı bilinir: Aşk, derinliğinin farkına, ancak ayrılık saati gelip çattığında varır.

Ne gariptir ki toplum olarak,aklı yavaş olana değil de ayağı yavaş olana,yüreği kör olana değil de gözü kör olana acırız.

Bana Kendini tanısaydın Bütün insanları tanırdın Diyorlar. Ben de onlara diyorum ki: Bütün insanları tanıyana dek Kendimi tanıyamam.

Dostum, güneşe bak, toprağa bak, suya bak, buluta bak; fakat, arkana bakma… Kimin geldiği önemli değil, kimin gelmediği de.

Neden bazi insanlar sizin denizinizde yasayip, dereleriyle övünüyorlar.

Bana susmayı ver, gecenin hücumlarına meydan okuyayım.

İki kadın konuştuğunda hiç bir şey söylemezler. Bir kadın konuştuğunda bütün bir hayatı açıklar.

Siz çoksunuz, oysa ben tekim. Bana dilediğinizi söyleyin ve yapın. Dişi koyun gecenin karanlığında kurtların avı olabilir… Fakat kanı, vadinin taşlarında tan ağarıp da güneş yükselene değin duracak !

Biri sana kötülük ederse unut, ama sen birine kötülük edersen hiç unutma.

İnsanın hayali ile elde edişi arasında yalnızca tutkusunun aşabileceği bir mesafe bulunur.

Doğa, hoşgeldin diyen kollarıyla uzanır bize ve onun kadınsı güzelliğinden haz almaya çağırır bizi; ama biz onun sükunetinden ürker, kalabalık kentlere akın ederiz ve orada tıpkı vahşi bir kurdun önünden kaçışan koyunlar gibi birbirimizi sıkıştırarak yaşarız.

Gerçek güzellik bir erkekle bir kadın arasında var olabilen ve aşk adı verilen ruhsal ahenkte yatar.

Dostum göründüğüm gibi değilim.. Görünüş, sadece giydiğim bir elbisedir.

Gevezeliği bilgi, susmayı cehalet ve yapmacıklığı sanat zannedenlerden uzağım!

Saatlerin fısıltısı müziğe dönüşür; bir ney gibi olursunuz kalpten çalıştığınız zaman. Ve nedir aşk ile çalışmak? Yar giyecekmiş gibi dokumaktır bir kumaşı, nakış işler gibi kalpten.

Yüreğimdeki mühür kalbim kırılmadan çözülebilir mi?

Sen duyduklarına inanıyorsun. Söylenmeyenlere inan… Çünkü insanın sessizliği sözcüklerinden daha yakındır gerçeğe.

Sözcüklerin dalgası hep üstümüzde olsa da, derinliklerimiz daima dinginliğini korur.

Varsın aç kalayım, ve yüreğim kavrulsun susuzluktan, ve ölüp yok olayım; yeter ki senin doldurmadığın bir bardağa veya senin kutsamadığın bir kaseye uzanmasın elim.

Hakikat iki kişiye muhtaçtır: Biri, onu dillendiren; diğeri onu anlayan…

Baskıya başkaldırmayan kişi kendine karşı adaletsizdir.

Sevgi sevgiliyle sevgili arasındaki peçedir.

Geceyi delerek uçan küçük bir kuş gibi, yaşar ruhum; hızlandıkça uçuşu, daha da yakınlaşır şafak.

Bilmen gerekenlerin sonuna ulaştığında, duyumsaman gerekenlerin başında olacaksın…

Her insan iki insandır; biri karanlıkta uyanık, diğeri ise aydınlıkta uykudadır.

Öğrenimsiz akıl sürülmemiş tarlaya benzer.

Gerçekte yalnızca kendimizle konuşuruz.Ama kimi zaman sesimiz başkalarının duyabileceği kadar yüksek olur.

Eğer biri sana gülerse ona acıyabilirsin; ama sen ona gülersen kendini asla bağışlama.

Dostunuz sizin sevgi ektiğiniz, şükran biçtiğiniz tarladır. Dost size kendi fikrini anlatınca içinizden gelen hayır veya evet’i esirgemeyiniz. Dost susunca, kalbiniz onun kalbini dinlemeye devam etsin.

Her erkek iki kadına aşık olur. Biri hayallerinde yarattığı diğeriyse henüz doğmamış olandır.

Sahip olduklarınızdan verdiğinizde çok az şey vermiş olursunuz. Gerçek veriş kendinizden vermektir.

Yalnız açığa çıkan ışığı görebiliyorsan, Yalnız söylenen sesi duyabiliyorsan, Ne görebiliyorsun, Ne duyabiliyorsun.

İnsanlar arasındaki bir cenaze toreninin, Melekler arasında bir düğün şenligi olmadığını kim bilebilir ki ?

Bana kulak ver ki, sana ses verebileyim.

Çünkü kişi, ölçüsüz ve sınırsız bir deniz gibidir.

Allah aşkına! De bana Nasıl olur da Kendini diğer yanından ayırabilirsin?

Tek doğruyu buldum’ değil, Bir doğruyu buldum’ deyin

Dostluk daima tatlı bir sorumluluktur; asla bir fırsat değildir.

Her tohum bir özlemdir.

Hayatın bütün esrarını çözdüğün vakit ölümü arzularsın. Çünkü o da hayatın sırlarından biridir.

Hayret etmek bilginin başlangıcıdır.

Bırakın bugününüz, geçmişi anılarla, geleceği ise özlemle kucaklasın.

Hakikate kulak veren, hakikati dillendirenden daha basit değildir.

Yalnızca sevgi ve ölüm her şeyi değiştirebilir.

Beşeri kanunları yalnızca iki kişi çiğner: deli ve dahi.

Eğer kış,Baharı yüreğimde saklıyorum deseydi, ona kim inanırdı.

Gariptir ki, kimi zevklerin tutkusudur, acılarımızın bir kısmını oluşturan.

Esin daima şarkı söyler; asla açıklamaya çalışmaz.

Misafirler olmasaydı, evlerimiz mezara dönerdi.

Biz sevinçlerimizi ve hüzünlerimizi onları yaşamadan çok önce tercih ederiz.

Sırtını güneşe çevirirsen gölgenden gayrı bir şey göremezsin.

Şafağa ancak gecenin yolunu izleyerek ulaşılabilir.

Kulağa gelen müzik tekse de, onu oluşturan notalar farklıdır.

Kalbiniz gecelerin ve gündüzlerin sırrını sessizce bilir. Ancak kulaklarınız, kalbinizin bilgisini işitmek için deli olur.

Öğretilerin çoğu pencere camı gibidir. Arkasındaki gerçeği görürsün, ama cam seni gerçekten ayırır.

Toprağın neresini kazarsan kaz, bir define bulacaksın. Ancak bir çiftçinin inancıyla kazmalısın.

Hakikat parçalanamaz.

Her tohumda bir tutku gizlidir.

Aşk ve şüphe bir arada bulunmaz.

Kıskancın suskunluğu çok gürültülüdür.

Şiir çokça sevinç ve ızdırap ve hayrettir, biraz da söz.

İhtiyaç korkusu da, ihtiyaçtan başka bir şey değil midir.

Arzu hayatın yarısıdır Kayıtsızlıksa ölümün.

Bir tür kavuşmadır hatırlayış, unutuş bir özgürlük.

Bugünün acısı, dünün hazzının anısıdır.

Anımsamak bir tür buluşmadır.Unutmak ise bir tür özgürlük.

İnci, kum tanesinin etrafına ızdırabın ördüğü mabeddir.

İnsanlık ezel ve ebed denizine dökülen ışıktan bir ırmak.

Güzellik bütün bir hayatımız boyu aradığımız yitiğimizdir.

Siz konuştuğunuzda, düşüncelerinizle barış içinde olmayı terk edersiniz.

Kişinin hayal gücüyle, düşlerinin gerçekleşmesi arasındaki mesafe, yalnızca onun yoğun isteğiyle aşılabilir.Neşeli yüreklerle birlikte neşeli şarkılar söyleyen kederli bir kalp ne kadar yücedir.

Anlayışlı olan beni anlayışlı, aptal olan ise aptal bulur. Bence ikisi de haklıdır.Evet, bir Nirvana var; o, koyunlarını yeşil bir otlağa yaymanda, çocuğunu uyutmanda ve şiirinin son dizesini yazmandadır.

Suskunluğu gevezeden, hoşgörüyü hoşgörüsüzden ve kibarlığı kaba olandan öğrendim. Ne garip ki, tüm bu öğretmenlerime karşı oldukça nankörüm.

Şiir bir düşüncenin ifadesi değildir. O, kanayan bir yaradan veya gülümseyen bir ağızdan yükselen bir şarkıdır.

Bana “seni anlamıyorum” demen, haketmediğim bir övgü, haketmediğin bir yergidir.

Yanlışlarımızı doğrularımızdan daha büyük bir coşkuyla savunmamız ne gariptir!

Bir elmanın yüreğinde gizlenen tohum görülmez bir elma bahçesidir. Ama bu tohum bir kayaya rastgelirse ondan hiçbir şey çıkmaz.

İnsanın hakikati, sana gösterdiğinde değil, gösteremediğindedir. Bundan ötürü onu tanımak istersen dediklerine değil, demediklerine kulak ver.

Evim der ki, “Beni bırakma, çünkü burada senin geçmişin yaşıyor.” Yolum der ki, “Gel ve beni izle, çünkü ben senin geleceğinim.” Ve ben hem eve, hem de yola derim ki, “Benim ne geçmişim, ne de geleceğim var. Eğer kalırsam, kalışımda bir ayrılış vardır; gidersem, ayrılışımda bir kalış.

Yoksa, ne çiçek açan ne de meyve veren bir ağaç mı olsaydım; çünkü verimli olabilmenin sancısı, kıraç olmaktan ağırdır; ve eli açık zenginin çektiği acı dilencinin sefaletinden beterdir.

Bir adam bir düş gördü ve uyandığında yorumcuya giderek düşünü kendisi için yorumlamasını istedi. Yorumcu adama dedi ki, bana uyanıkken gördüğün düşlerle gel ki anlamlarını söyleyebileyim. Ama uykunun düşleri ne benim bilgeliğime aittir ne de senin imgelemine.

Allah düşündü, ilk düşüncesi melekti. Allah konuştu, ilk konuşması insandı.

İstendiği zaman vermek güzel bir davranış olabilir; fakat istenmeden, ihtiyacı hissederek vermek çok daha anlamlıdır.

Hazzınız, ıstırabınızın maskesiz halidir. Ve kahkahanızın yükseldiği ayni kuyu, sık sık gözyaşlarınızla dolar.

Ve deliliğimde hem özgürlüğü hem güvenliği buldum; yalnızlığın özgürlüğü ve anlaşılmazlığın güvenliğini, bizi anlayanlar bizden bir şeyleri tutsak ederler çünkü.