Devlet Bahçeli Sözleri
[genel]
- Diyeceğim odur ki, EVET, yine EVET, bir kez daha EVET… Sonuna kadar Devlet, ebediyete kadar Millet.
- Bu ülke için yeminimiz var, vazgeçilmeyecektir. Yemini olanın ilke ve ülküleri değişmez, dönüşmez; yalnızca gelişir, genişler, yükselir.
- Yalnız olmak, kimsesiz olmak değildir. Millet arkamızda dursun, Allah esirgesin ve korusun fazlasıyla kafi gelecektir.
- Anlayana; bayrağı bugün ele çizen yarın yele verir. Halbuki bayrak şereftir, bağımsızlık sembolüdür; ancak baş tacı edilir, zirvelerle taçlanır.
- Ülkücü olmanın zor, Ülkücü kalabilmenin daha zor olduğunu bilerek ülkülerimizi sevda, ülkemizi bayrak, Türklüğü yıkılmaz kale bildik.
- Yaşlanarak değil, yaşayarak tecrübe kazanırız. Düne bakınca geleceği görürüz. Haine bakınca viran olmuş, veda etmiş insanlığı tanırız.
- Gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulmazmış. Ben de diyorum ki zehirli niyetleri olanlar da milli öfkeden kurtarılamaz.
- Cemil Meriç yine diyor ki: Kendini yığın haline getiren bir millet payidar olamaz. Tek kaygısı para olan bir yığın yaşayamaz. Biz bu değiliz
- Milli namus varlığımızın teminatıdır. Çiğnenirse yok olur, çözülürse mahvoluruz. Bu nedenle herkes uyanık ve şuurlu davranmalıdır.
- Merhum Peyami Safa umutluydu ve diyordu ki; “Bu dünyada ölümden başka her şeyin çaresi vardır.” Var olmasına var da, hani nerede?
- Sözüne dikkat et ki başın gitmesin, dilini tut ki dişin kırılmasın.
- Dil aslandır, bak, eşikte yatar; ey ev sahibi, dikkat et, senin başını yer.
- Mabedi rüşvet ve ihanet olanlar sürekli geri viteste dolaşıyor, sürekli riyakarlık makyajıyla dolambaçlı yollara sapıyor, sel gibi akıyor.
- Aç vatan göğsünü İlah’ına aç, Şühedanı çıkar da ortaya saç.
- Git vatan! Kabe’de siyaha bürün. Bir kolun Ravza-i Nebi’ye uzat, birini Kerbela’da Meşhed’e at. Kâinatta o heyetinle görün.
- Oysa tırnak herkeste vardır, mertlik er kişiye hastır. Tek tırnaklılar gibi dörtnala kaçmaktansa vatanın yanında durmak en doğru olanıdır.
- Tırnakçılıkta ustalaşanlar, tırtıklamakta uzmanlaşanlar, tırnak edebiyatı yapıp tırpanladığı topraklarımızın bedelini ödemekten kaçıyorlar.
- Hatırdan çıkarmayın ki, gizlenecek tek bir yeri olanın kurtuluş imkanı tekten azdır.
- Diyorum ki, şiddet dursun sevgi konuşsun. Kavga yerine kucaklaşalım, küslük yerine barışalım. Birlikte bir millet olduğumuzu unutmayalım.
- Hal ortada, bir çöl ki sudan vazgeçtim, yok ye’simi aldatmaya bir damla serab.
- Arkamda serilmiş yere bir mazi var. Karşımdaki müstakbelim ondan da harab.
- Büyük şairimiz Mehmet Akif’in şu sitem ve serzeniş dolu mısralarındaki hissiyatı yaşamamak ve yaşatmamak en büyük dileğimdir.
- Hayatımız karakterimizin değil, karakterimiz hayatımızın mahsulüdür. Dengeye, değere ve güvene yelken açmış bir hayat esenliğin müjdesidir.
- Ne zaman uçacağını bilmeyen bir kuşa kanatları fayda eder mi? Şiddetin kaynağı kurursa hayat zindana döner mi?
- Şiddet damla ise, merhamet ve şefkat denizdir. O halde, damla denizle başa çıkabilir mi?
- Dirayetsizliğin böylesine pes artık, kifayetsizliğin böylesine yok artık, acziyet ve şuursuzluğun böylesine yeter artık denir.
- Başka birileri de aklını kaçırmış gibi sızlanıyor, molotof kokteyli kullananlara karşı halkın kendini savunacağını söylüyor. Yazık ki yazık.
- Birileri de durmadan ehl-i fesad gibi konuşuyor, saraydan saadetimizi taşlıyor, huzur ormanımızı yakıyor, ahlakı yok ediyor.
- İlkellik hiç bu kadar revaçta olmamış, hiç bu kadar sözünü geçirememişti. Cürüm ve cinayet hiç bu kadar egemenlik kurmamış, öne geçmemişti.
- Sözde güvenlikle ilgili yasal düzenleme yapma amacında olanların, Gazi Meclis’in ruhuna suikast düzenlemeleri delilli şiddetseverliktir.
- Toplum şiddetle kaynarken, bu kez de TBMM’de sahneye çıkan çirkinlikleri ise hiçbir vicdan sahibi onaylamayacak ve haklı bulmayacaktır.
- Şiddet ağır bir taş gibi ayaklarımıza bağlandı, felç gibi bedenimizi sardı, nitekim hepimizi korkunç bir girdaba doğru çekiyor.
- Allah’ım, bir zamanlar beşeriyetin hayranlıkla baktığı bu aziz millet, bugünkü karanlığa layık mıdır? Zulmetin sonu ne zaman gelecektir?
- Okulda şiddet, hastanede şiddet, yolda şiddet, şehirde şiddet, köyde şiddet, sokakta şiddet, evde şiddet, Meclis’te şiddet: Hala duralım mı?
- Gönülleri kilitlenmiş, kalpleri mühürlenmiş, vicdanları hurdalığa dönmüş her neviden kişi ve emeller hayatımızı zehir ediyor: Hala susalım mı.
- Değerlerimiz çürüyor, huzurumuz baltalanıyor, şiddet fırtınası, dehşet sisi görüş mesafemizi neredeyse sıfıra indiriyor: Hala bekleyelim mi?
- İstikbalimizi karartanları, itibarımızı kefenleyenleri, istikbalimizi istismar testeresiyle kesenleri uzaktan uzağa seyredelim mi?
- Çıkar ve şahsi ikbal hırsı uğruna devasa bir milletin önüne duranları, koskoca bir devletin ufkuna perde çekenleri görmeyelim, duymayalım mı?
- Entrikalarla, oyunlarla, sefil ve ikiyüzlü politikalarla yalnızca nefsinin selametini arayan bozgunculara sabır ve tahammül nereye kadar?
- Sonda sormam gereken bir soruyu başa alarak cevabını size bırakıyorum: Bize ne oldu? Nereye gitti hoşgörü? Nerede kaldı kardeşlik duyguları?
- Yine de umutsuz olmayın, yılgın durmayın. Hz. Mevlana bakın ne kadar anlamlı şeyler söylemiş: Nerede bir dert varsa deva oraya gider. Nerede bir yoksul varsa rızık oraya gider. Nerede bir zor soru varsa cevap oraya gider.
- Saray’daki diyordu ya, “biz siyasiler ülkemizde işlenen cinayetlerin sorumlusuyuz.” O zaman sorumlu ve suçlular ayağa kalkmalıdır.
- İşte görüyorsunuz, Türkiye ne hallere düşmüş, nasıl bir uçuruma savrulmuştur.
Yorum ekle