Lucretius

Aklı ve gerçekleri kullanan bir insan mükemmele erişecektir. Doğa insanın akıl gücüne bir sınırlama getirmemiştir.

Neden ölümden korkayım ki? Ölüm varken ben yokum, ben varken ölüm yok.

Ölümü geciktirmek sonsuzluğu kısaltmaz.

Çocukların kör karanlıktan korktuğu gibi bizde aydınlıktan korkarız, çocukların karanlıktan dehşetle beklediklerinden daha korkunç olmayan şeylerden.

Bir su damlası bile, taşı oyar.

Bazı şeyler değiştiğinde ve uygun sınırlarını aştığında, bu aynı zamanda o değişimin ölümü olur.

Doğanlar hem yaşamayı hem de ölümü kabullenirler ve arkalarında çocuklar bırakırlar; böylece ölüm yeniden doğar.

Kıyıda durup denizde yalpalayan gemilere bakmak hoş bir şeydir; bir şatonun penceresinden, aşağıdaki bir savaşı, savaşanların serüvenini gözlemek hoş bir şeydir; ama hiçbir şey, gerçeğin durduğu yerde -bütün o tepelerden daha yüksek, havası her zaman temiz, dupduru olan o tepede- durup aşağı vadideki yanılmaları, konuşmaları, sisleri, fırtınaları gözlemekten daha hoş olamaz.

Hayat bir işinize yaramadıysa, boşu boşuna geçtiyse, onu yitirmekten ne korkuyorsunuz? Daha yaşayıp da ne yapacaksınız?

Ben Tanrı’ya inanırım çünkü eğer yoksa ona inanmakla hiçbirşey kaybetmem, ama eğer varsa inanmamakla çok şey kaybederim.

Gözleri doymuş olduğu için şaşmıyor kimse.Başınım üstündeki ışık tapınaklarına.

Her şey değişir ve hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Doğa herşeyi değiştirir ve herşeyin şeklini değiştirmeye zorlar.

Mademki ölümün ününe geçilemez, ne zaman gelirse gelsin.